Aslında bayram sonrası tabii ki bayram kombinleri yazısı yayınlanır ama bana bu gezi hakkında o kadar çok soru soruldu ki 1 aydan fazladır,önce bunu yazayım dedim.Toplu cevap olsun.
Uzun süren ve birçok ülkeyi kapsayan bir gezi olmasından dolayı hepsini tek yazıda toplamam mümkün değildi.Fotoğraf miktarını görünce siz de bana hak vereceksinizdir eminim :) O yüzden böyle ülke ülke yayınlamak en mantıklısı sanki. Siz de sıkılmamış olursunuz.
Hoş,yazı o kadar uzun,fotoğraflar o kadar çok ki,umarım sıkılmazsınız.
Çok zor bir zamanda çıktık bu geziye,Afyon'daki malum patlamadan yaklaşık 3 gün sonra.Twitter'da takip edenler bilirler, annemle ben şehit yakınlarıyla yakınen muhatap olunca 2 gün enkaz halinde dolaştık etrafta. Birebir şahit olmak televizyonda izlemeye hiç benzemiyormuş onu anladık. Hani acıdan insanın dizlerinde derman kalmaz ya bazen,işte o haldeydik.O yüzden bu seyahat bizim için bir nevi rehabilitasyon oldu :)
Önce babam ve ben gidiyorduk,babam kalmak zorunda kaldı,kardeşim dahil oldu, otobüsün hareket saatine bir saat kala da annem dahil oldu,hiçbirşey planlandığı gibi olmadı ama böyle de çok güzel oldu tabii :)
Yolculuk modunu seviyorum :)
Uzun süren ve birçok ülkeyi kapsayan bir gezi olmasından dolayı hepsini tek yazıda toplamam mümkün değildi.Fotoğraf miktarını görünce siz de bana hak vereceksinizdir eminim :) O yüzden böyle ülke ülke yayınlamak en mantıklısı sanki. Siz de sıkılmamış olursunuz.
Hoş,yazı o kadar uzun,fotoğraflar o kadar çok ki,umarım sıkılmazsınız.
Çok zor bir zamanda çıktık bu geziye,Afyon'daki malum patlamadan yaklaşık 3 gün sonra.Twitter'da takip edenler bilirler, annemle ben şehit yakınlarıyla yakınen muhatap olunca 2 gün enkaz halinde dolaştık etrafta. Birebir şahit olmak televizyonda izlemeye hiç benzemiyormuş onu anladık. Hani acıdan insanın dizlerinde derman kalmaz ya bazen,işte o haldeydik.O yüzden bu seyahat bizim için bir nevi rehabilitasyon oldu :)
Önce babam ve ben gidiyorduk,babam kalmak zorunda kaldı,kardeşim dahil oldu, otobüsün hareket saatine bir saat kala da annem dahil oldu,hiçbirşey planlandığı gibi olmadı ama böyle de çok güzel oldu tabii :)
Sabiha Gökçen'den Üsküp'e uçtuk Pegasus Havayolları ile.
"Ojgeldiniz" ile karşılandık :) Otele uğramadan direk gezmeye başladık tabii.Bu tür turlarda dinlenme hiç yok,ne kadar yer gösterirlerse kâr sayıyorlar.
Üsküp eski ve yeni şehir olarak ikiye ayrılıyor. Balkanlardaki çoğu yerleşim yeri gibi nehrin iki yakasına kurulmuş.Bu arada bahsedilen nehir meşhur Vardar nehri.Eski şehir tabii ki Osmanlı eserleri ile dolu,biz de o eserlerden Üsküp çarşısı ile başladık gezmeye.Tipik Türk çarşısı;kuyumcular,bakırcılar,kahvehaneler ile dolu. Makedon modasıyla da ilk bu çarşıda haşır neşir olduk tabii :) Bizim belki 70'lerde giydiğimiz kıyafetler bile değildi o dükkanlarda sergilenenler.Aker,Armine de vardı onlar ayrı tabii :) Hele abiyeler,hala gözümün önünden gitmiyor.Ne yazık ki fotoğraflarını çekmeyi düşünememişim.
Pazar günü olmasından dolayı maalesef çoğu dükkan kapalıydı tabii..
Eski usul terzi dükkanı,ne şirin değil mi?
Üsküp her Osmanlı şehri gibi camii,külliye,han ve hamamlar ile dolu. O kadar camii ve külliye gezdik ki,aklımda tutamadım çoğunun adını.Not aldığım defterim de maalesef şu an yanımda değil,o yüzden aklımda kaldığı kadarını anlatıyorum size :)
İşte o hamamlardan bir tanesi,Davut Paşa hamamı:
O kadar naif ve zarif bir milletimiz var ki bizim...
Davut Paşa bu hamamı yaptırırken bir kilisenin temellerine ulaşmış,onların üzerine yapılmış hamam.Ama paşanın vicdanı rahat etmeyince hamamın hemen karşısına süslü püslü bir kilise yaptırmış.
Hamam bugün sergi salonu olarak kullanılıyor fakat kilise kullanıma açık.
Rahibe Teresa Üsküp doğumlu biliyorsunuz,burası da doğduğu evmiş.
Boş Üsküp sokakları...
Büyük İskender Meydanı
ve biz...
Kiril kardeşleri görmediğimiz bir yer yoktu! Heryer onların heykelleriyle dolu.
Okuyabildiniz değil mi?Avukat :)
İlk günü böyle eski şehirde dolaşarak geçirdik.
Otelimizin süsleri♥ Otelin adı Alexander Palace idi,turla değil de yalnız gitmek isteyen olursa diye ismini veriyorum.Şehir merkezine çok yakın ve çok güzel bir oteldi,tavsiye ederim.
Akşam bir düğün varmış,süslü süslü ayrıca sülün gibi hatunları görünce bir bakıp çıktık biz de annemle :) Durmadan bu şekilde halay çekiyorlar,başka birşey yok...
Ertesi gün biraz daha şehir turu attıktan sonra Kalkandelen (Tetova) şehrine doğru yola çıktık ve ben ömür boyu hayranı olacağım eserle karşılaştım,Alaca Camii.
Ben hayatımda böyle güzel bir eser daha görmedim. Camiinin her yeri kök boyalarla boyanmış nakış gibi.Bu boyalar için 30.000'den fazla yumurta kullanılmış.
Camiinin hikayesi de çok ilginç. İki kız kardeş ileri yaşlarına kadar bekar kalınca çeyiz paralarıyla bu camii yaptırmış. Kadın eli değdiğini belli ediyor zaten değil mi :) Karanlık ortamdaki iç mekan fotoğrafları güzel çıkmadı,mutlaka Google'dan bakın iç süslemelerine,hayran kalmamak elde değil.
Sonraki durak ise Harabati Baba Tekkesi idi.
Tekkenin görevlilerinden bir tanesi,çok sempatikti :)
Tekkede iki farklı grup yaşıyor.Şimdi blogda siyasi ve etnik detaylara girmemek için buraları es geçiyorum :)
Öğle yemeğini Struga'da yedikten sonra Ohrid şehrine ulaştık.Ohrid'in çok güzel bir çarşısı var,hatta Türk markalarıyla dolu diyebilirim. Makedonya'da gördüğüm en çarşıya benzeyen çarşı buradaydı,sanırım turistık olmasından.Ya da daha iyisi vardı ben görmedim çünkü Üsküp'ün yeni tarafını gezmedik. Ohrid (Ohri) 'nin incisi ve sedefi ünlü demişlerdi ama ne sedef ne de inci buradan çıkmıyormuş,neden ünlü orasını anlayamadım :)
Buradan herkes inci ve sedef aldı,biz de tabii :)) Çarşı esnafı Türkçe biliyor.
Küçük İtalyan kasabalarına benziyor burası,
Ohrid gölünde aynı boğazdaki gibi tekne turları yapılıyor. Şehrin her yerini görebiliyorsunuz böylelikle.
Gölde gün batımı ♥♥♥
Çooook uzun bir yazı oldu diye detaylara çok girmiyorum ama daha o kadar çok şey var ki. Neyse yemeklerden de konuşup bitireyim artık :)
Tur görevlimiz daha İstanbul'dayken pazarlık yapmıştı bizimle "Dönüşte herkesi tartacağız,kilo almadan gelene ceza var " diye. Gerçekten de öyleymiş.Muhteşem yemekleri 2 porsiyon olarak günde 3 defa yediğinizi düşünün :) Hergün "ben bu akşam yemeyeceğim artık" diyorduk her birimiz ama güzel köfteleri görünce hemen unutuluyordu :) Böyle acıkmadan yiye yiye kaç kilo alıp döndük Allah bilir (tartılmadım tabii :p )
Salata tüm Balkanlar'da böyle servis ediliyor biliyorsunuz. Malzemelerin organik olmasından mıdır nedir,inanılmaz lezzetliydi.Ana yemek gelmeden bununla doyuyorduk,yanında mis gibi sıcacık ekmeklerle tabii.
Trileçe! Hala ağzımı sulandırıyor bu fotoğraf.
Aslında İtalyan tatlısıymış ama tüm Balkanlar'da çok yaygın.Bilmeyenlere nasıl anlatsam,bol sütle ıslatılmış çok hafif bir pandispanya gibi düşünün,üstünde karamel sosla. Her gittiğim yerde tarif sordum ama hamurun hazır geldiğini söylediler. Gerçi birkaç tarif buldum Google'dan ama henüz deneme fırsatım olmadı. Fatih'te bir pastanede de satılıyormuş sanırım.
"Yazı istiyoruuuuzzzz" diye her sosyal platformdan baskı kuranlara selam olsun! Bu kadar uzun bir yazıdan sonra artık sitem etmezsiniz sanırım,bir de bunun daha part 1 olduğunu düşünürsek...Fotoğrafları düzenleme/yazı yazma vs tam 6 saatimi aldı bu yazı!
P.S - Sormak istediğiniz birşeyler olursa diye yorumları bu yazı için açık bırakıyorum.
Sevgiler!
Üsküp her Osmanlı şehri gibi camii,külliye,han ve hamamlar ile dolu. O kadar camii ve külliye gezdik ki,aklımda tutamadım çoğunun adını.Not aldığım defterim de maalesef şu an yanımda değil,o yüzden aklımda kaldığı kadarını anlatıyorum size :)
İşte o hamamlardan bir tanesi,Davut Paşa hamamı:
O kadar naif ve zarif bir milletimiz var ki bizim...
Davut Paşa bu hamamı yaptırırken bir kilisenin temellerine ulaşmış,onların üzerine yapılmış hamam.Ama paşanın vicdanı rahat etmeyince hamamın hemen karşısına süslü püslü bir kilise yaptırmış.
Hamam bugün sergi salonu olarak kullanılıyor fakat kilise kullanıma açık.
Rahibe Teresa Üsküp doğumlu biliyorsunuz,burası da doğduğu evmiş.
Boş Üsküp sokakları...
Büyük İskender Meydanı
ve biz...
Kiril kardeşleri görmediğimiz bir yer yoktu! Heryer onların heykelleriyle dolu.
Okuyabildiniz değil mi?Avukat :)
İlk günü böyle eski şehirde dolaşarak geçirdik.
Otelimizin süsleri♥ Otelin adı Alexander Palace idi,turla değil de yalnız gitmek isteyen olursa diye ismini veriyorum.Şehir merkezine çok yakın ve çok güzel bir oteldi,tavsiye ederim.
Akşam bir düğün varmış,süslü süslü ayrıca sülün gibi hatunları görünce bir bakıp çıktık biz de annemle :) Durmadan bu şekilde halay çekiyorlar,başka birşey yok...
Ertesi gün biraz daha şehir turu attıktan sonra Kalkandelen (Tetova) şehrine doğru yola çıktık ve ben ömür boyu hayranı olacağım eserle karşılaştım,Alaca Camii.
Ben hayatımda böyle güzel bir eser daha görmedim. Camiinin her yeri kök boyalarla boyanmış nakış gibi.Bu boyalar için 30.000'den fazla yumurta kullanılmış.
Camiinin hikayesi de çok ilginç. İki kız kardeş ileri yaşlarına kadar bekar kalınca çeyiz paralarıyla bu camii yaptırmış. Kadın eli değdiğini belli ediyor zaten değil mi :) Karanlık ortamdaki iç mekan fotoğrafları güzel çıkmadı,mutlaka Google'dan bakın iç süslemelerine,hayran kalmamak elde değil.
Sonraki durak ise Harabati Baba Tekkesi idi.
Tekkenin görevlilerinden bir tanesi,çok sempatikti :)
Tekkede iki farklı grup yaşıyor.Şimdi blogda siyasi ve etnik detaylara girmemek için buraları es geçiyorum :)
Öğle yemeğini Struga'da yedikten sonra Ohrid şehrine ulaştık.Ohrid'in çok güzel bir çarşısı var,hatta Türk markalarıyla dolu diyebilirim. Makedonya'da gördüğüm en çarşıya benzeyen çarşı buradaydı,sanırım turistık olmasından.Ya da daha iyisi vardı ben görmedim çünkü Üsküp'ün yeni tarafını gezmedik. Ohrid (Ohri) 'nin incisi ve sedefi ünlü demişlerdi ama ne sedef ne de inci buradan çıkmıyormuş,neden ünlü orasını anlayamadım :)
Buradan herkes inci ve sedef aldı,biz de tabii :)) Çarşı esnafı Türkçe biliyor.
Küçük İtalyan kasabalarına benziyor burası,
Ohrid gölünde aynı boğazdaki gibi tekne turları yapılıyor. Şehrin her yerini görebiliyorsunuz böylelikle.
Gölde gün batımı ♥♥♥
Çooook uzun bir yazı oldu diye detaylara çok girmiyorum ama daha o kadar çok şey var ki. Neyse yemeklerden de konuşup bitireyim artık :)
Tur görevlimiz daha İstanbul'dayken pazarlık yapmıştı bizimle "Dönüşte herkesi tartacağız,kilo almadan gelene ceza var " diye. Gerçekten de öyleymiş.Muhteşem yemekleri 2 porsiyon olarak günde 3 defa yediğinizi düşünün :) Hergün "ben bu akşam yemeyeceğim artık" diyorduk her birimiz ama güzel köfteleri görünce hemen unutuluyordu :) Böyle acıkmadan yiye yiye kaç kilo alıp döndük Allah bilir (tartılmadım tabii :p )
Salata tüm Balkanlar'da böyle servis ediliyor biliyorsunuz. Malzemelerin organik olmasından mıdır nedir,inanılmaz lezzetliydi.Ana yemek gelmeden bununla doyuyorduk,yanında mis gibi sıcacık ekmeklerle tabii.
Trileçe! Hala ağzımı sulandırıyor bu fotoğraf.
Aslında İtalyan tatlısıymış ama tüm Balkanlar'da çok yaygın.Bilmeyenlere nasıl anlatsam,bol sütle ıslatılmış çok hafif bir pandispanya gibi düşünün,üstünde karamel sosla. Her gittiğim yerde tarif sordum ama hamurun hazır geldiğini söylediler. Gerçi birkaç tarif buldum Google'dan ama henüz deneme fırsatım olmadı. Fatih'te bir pastanede de satılıyormuş sanırım.
"Yazı istiyoruuuuzzzz" diye her sosyal platformdan baskı kuranlara selam olsun! Bu kadar uzun bir yazıdan sonra artık sitem etmezsiniz sanırım,bir de bunun daha part 1 olduğunu düşünürsek...Fotoğrafları düzenleme/yazı yazma vs tam 6 saatimi aldı bu yazı!
P.S - Sormak istediğiniz birşeyler olursa diye yorumları bu yazı için açık bırakıyorum.
Sevgiler!
Deneme
Çok güzel bir yazı olmuş emeğine sağlık :)
yazı isteyen biri olarak yorum yazmayı bir görev kabul ediyorum aslında soracak bir şeyim de yok :)
part 1 umut vaadediyor ;)
yeni yerler görmeye zaten meraklı biriyim böyle daha da hevesleniyorum..
bende çok merak ediyorum balkanları...
2.partıda çok merak edyorum.
hele o tatlıyı..
birde o çeyiz parası ile cami yaptıran hanımların hikayesi hem iç burkuyor hemde böyle bir eserin sahibi oldukları için kıskandırıyor...
ÖNCELİKLE BAYRAMINI TEBRİK EDİYORUM CANIM
SONRADA SANA ÇOK ÇOOOOOOOOOOOOK TEŞEKKÜR EDİYORUM
NEDENMİ
UZUN ZAMANDIR ÜSKÜP E GİTMEK İSTİYORUM
ZİRA DEDEM ÜSKÜP GÖÇMENİ ONUN ÇOCUKLUĞUNUN GEÇTİĞİ YERLERİ TANIMAK İSTİYORDUM
EN AZINDAN İÇİMDEKİ ARZUYU BİRAZ OLSUN BASTIRDIN
GİTMİŞ KADAR OLDUM ŞİMDİLİK
DÖRT GÖZLE DEVAMINI BEKLİYORUM BU SERİNİN
ALLAHA EMANET OL
Bayııııldıııımmm sümcüm.görseller muhtesem gorunuyor.ınsan oralarda olmak,yakınen gormek ıstıyor bu guzellıklerı.huzur verıyor ekrandan bıle baktıgımda.hele kı tatlının fotografı bı tatlı manyagı olarak aklımı aldı resmeeenn:)yazılarının devamını beklıyoruz bızı keyıflı yazılarından ,mahrum bırakma:) Doreamore
bi göçmen kızı olarak çook beğendim yazını sümeyye nasip olursa bende gitmeyi çook istiyorum devamını bekliyoruz teşekkürler :)
Şu abiyeleri çok merak ettim :)
Yazı çok güzel olmuş, kardeşin çok şirin :)
Sumeyyecim guzel bı yazı olmus. Ya bak bizi de heveslendirdin biliyorum fiyat icin başka durumlar
Olabilir bizimki farklı bir toplanmaydi diyebilirsin :) ama aşağı yukarı böyle bir gezi icin ne kadar bütçe ayırmalıyız ?? Bir de sen de dikkatli bir kisisin o yuzden merakımdan soruyorum . Yemekler konusunda tur şirketi mı size güvence veriyor ?? Cok teşekkürler şimdiden
Selin
yazı müthişti emeğine yüreğine sağlık çok iyi geldi.devamını sabırsızlıkla bekliyoruz :))
Tüm detaylar için teşekkürler....
cok güzel bir paylasim olmus! digerlerini de sabirsizlikla bekliyorum! zaten twitter/instagram`dan takip ederken de postlarini cok merak ediyordum cünki her paylastigin kare, tatilinin nekadar güzel gectigini, mutlulugunu yansitiyordu. :)
Çok keyifli bir yazı olmuş.
Biz de 4 arkadaş önümüzdeki ay Bosna'ya gideceğiz inşaallah.
Turla değil, kendimiz gideceğimiz için tavsiyelere, deneyimlere fazlasıyla ihtiyacımız var.
Sıradaki post'unuz da Bosna'yla ilgili olursa nasıl sevinirim anlatamam :)
Çok yakınımda Üsküp'lü olanlar var ama ben oraların bu kadar şirin olduğunu bilmiyordum. Bundan sonra kesinlikle gitmek istediğim yerler arasında. Emeğinize sağlık :)
Sevgiler,
http://zeynebedair.blogspot.com/
wa7shtini..
bu en son fotograftaki tatlı Fatih Yavuz Selim Caddesi üzerinde Baltepe Pastanesi'nde mevcut,,
giderseniz dondurmasını da mutlaka denemelisiniz...
merhaba, ben bloğunuzun sessiz takipçilerindenim, resimler çok güzel biraz alakasız olacak ama daha önce bahs ettiğiniz şu güzel çay fincanlarını nerden bulduğunuz bilgisini paylaşırsanız çok sevinirim. hacer.
merhaba
guzel bir bolgeye gitmisisniz,yeni yerler gormek,gezmek dunyada yasanilan en guzel lezzetlerden..
esim turizimci,isyenlere de yardimci olurum,bir daha ki sefer de biz goturelim sumeyyecim seni..sevgiler
inşallah hep hayırlı gezmelerin olurda tek solukta okunan uzun yazılarınla avunmayıp imrenip bide gideriz.amin.baltepe güzeldir bizim medrese cıkışı şeker depolama yerimiz az aşasındaki turşuyu anmadanda edemicem.fotolarda çok güzel masallah diyorum :D
inşallah hep hayırlı gezmelerin olurda tek solukta okunan uzun yazılarınla avunmayıp imrenip bide gideriz.amin.baltepe güzeldir bizim medrese cıkışı şeker depolama yerimiz az aşasındaki turşuyu anmadanda edemicem.fotolarda çok güzel masallah diyorum :D
Ne kadara mal olduğunu şimdi burada yazmayayım,bana mail atar mısın :) Yemekler konusunda tur şirketi çok hassastı zaten.. Kendileri de muhafazakar oldukları için en ince ayrıntısına kadar düşündüler..
Yurtdışından aldım fincanları..
Teşekkür ederim hepinize kızlar,Daha güzel yerler görmek sizlere nasip olsun inşallah ♥
selamun aleykum
çok güzel bir gezi olmuş, ayağınıza ,yazan ellerinize sağlık..
Alaca camiiyi çok beğendim bekar kızkardeşler çeyiz parasıyla camii yaptırmış inşallah ben de Mehir paramla camii yaptırırım, evde kalmaya hiç niyetim yok
Senem
Post a Comment